Path of Exile 2 Boss Rehberi

Path of Exile 2, oyun dünyasına muazzam bir giriş yaparak oyuncularını heyecanlandırdı. Şimdilerde yeni sezon için hazırlanmaya başlayan PoE2 adına sizlere kapsamlı bir rehber sunmak istedik. Bu rehberde, oyunun senaryo bölümündeki tüm boss’ların detaylarını ve bu boss’lardan alabileceğiniz sabit özellikleri derlemeye çalıştık. Sabit özellik veren boss’ların isimlerinin yanında yıldız (*) simgesi yer alacaktır.

Her boss’un hasar tipini ve bazı kritik yeteneklerini sizler için derledik. Şu anki rehber yalnızca Act I ile sınırlı. Gelecek günlerde Act II ve Act III versiyonlarını da sizlerle paylaşmayı planlıyorum. 4 Nisan’da başlayacak yeni sezona kadar hep birlikte boss’lara hazırlanmış olacağız. Eğer yeni sezonda boss’larla ilgili değişiklikler olursa, gerekli düzenlemeleri yapacağım, merak etmeyin.

Rehberin bundan sonrası spoiler dolu, şimdiden uyarıyorum!

Biera of the Rotten Pack (*) – (Bölge: Clearfell)

Biera, oyunda karşılaşacağınız ilk boss’lardan biridir. İlk haritada bulunan iki boss’tan biri olan Biera, fiziksel ve donma hasarı veriyor. Eğer bu boss’ta zorlanıyorsanız, donma hasarını azaltan eşyalar takmayı düşünebilirsiniz.

Biera, oyunda “mutlaka” kesilmesi gereken boss’lardan biri, zira kendisini kestikten sonra aldığınız ödüle sağ tıklayarak ekstra +%10 donma direnci kazanıyorsunuz. Bu, tüm dirençlerinizi maksimuma getirmek için oldukça önemli.

The Devourer – (The Mud Burrow)

The Devourer’a ulaşmak için tekrar Clearfell’i kullanmanız gerekecek. Aldığınız ilk görevlerden biri olan The Devourer, The Mud Borrow isimli iç bölgede karşınıza çıkacak. The Devourer, fiziksel hasarın yanı sıra kaos hasarı uygulayan ilk boss olacaktır. Yerden çıkarak yüksek hasar veren atışlar yapan The Devourer, kuyruğuyla da size zarar verebiliyor.

The Brambleghast – (The Grelwood)

Brambleghast, oyundaki ilk yan boss’lardan biridir. Grelwood ormanlarında arayıp bulmanız gereken Brambleghast, fiziksel ve donma hasarı verebiliyor. Brambleghast’i bulmak için Grelwood’u dolaşmanız gerekecek. Ormanın içinde dikenli sarmaşıklarla dolu bir checkpoint bulursanız, Brambleghast’ın kapısına ulaştınız demektir.

Standart olarak oyuncuya volatile orb atabilen ve yerden sarmaşıklar fırlatabilen Brambleghast, Volatile Slam isimli özelliği ile de oyuncuya tek atma şansına sahip. Boss bu saldırıya hazırlanırken ellerini toprağa vurarak etrafındaki bölgeye mor izler bırakan bir alan açıyor ve bu alan daha sonra havaya uçuyor. Dikkatli olmakta fayda var.

The Rust King – (The Red Vale)

Ana görev boss’larından biri olan The Rust King, yalnızca fiziksel hasar verebiliyor. The Red Vale’de 3 tane obelisk’i açtıktan sonra karşınıza çıkan The Rust King, dört bir yanına attığı mızrakların yanı sıra oyuncuya tek atma kapasitesine sahip bir saldırı da kullanıyor. Rust King, elini kaldırıp etrafında mızraklar biriktirmeye başladığında kaçınmaya hazır olun; çünkü mızrakların tamamı üstünüze isabet ederse, ne olduğunu anlamadan ölebilirsiniz.

The Rotten Druid – (The Grim Tangle)

Şahsen oyunun en sevmediğim boss’larından biri The Rotten Druid. Büyülü sarmaşıkları aşarak girdiğiniz Grim Tangle, bölge olarak yeni oyuncuları zorlayacak türden. Burada sık sık zehir hasarı alarak ne olduğunu anlamadan can verebiliyorsunuz. Bölgenin boss’u The Rotten Druid ise cephaneliğinde size tek atabilecek birden fazla saldırıya sahip. Örneğin yerden dev bir kaya söküp üzerinize atabiliyor. Ya da sizi yerinize sabitleyip üzerinize saldırı yağdırabiliyor. Rotten Druid’i geçmekte zorlanırsanız, üzerinize kaos direnci almanız faydalı olacaktır.

Asinia, The Praetor’s Consort – (Tomb of the Consort)

Act I’in ilk bölümünün sonlarına yaklaşırken, Rotten Druid’in ardından çıkacağınız mezarlıkta iki adet anahtar bulmanız gerekiyor. Bu anahtarlar da bölgenin boss’larında bulunuyor. İlk olarak Asinia’ya yakından bakalım. Asinia, ikili arasında daha hareketli olan boss. Sadece fiziksel hasar vuruyor olmasına rağmen, yetenek kombolarına yakalanırsanız sizi affetmiyor. İlk olarak yerde küçük bir çember yaratan Asinia, bu çemberi büyüterek 2 kere daha size hasar verebiliyor. Sürekli hareket halinde olmalı ve ışınlanmalarını dikkate almalısınız; yoksa tüm yeteneklerinizi kullanmış ve Asinia’nın merhametine kalmış olursunuz.

Draven, the Eternal Praetor – (The Mausoleum of the Praetor)

Bu iki boss’un özelliği, her ikisinin de birbirinin bazı yeteneklerini kullanabiliyor olması. Özellikle Draven’da bu durum sizi biraz yorabilir. Draven, Asinia’nın yukarıda bahsettiği Death Rune yani çember saldırısını kullanabiliyor. Buna ek olarak size yönelik uzak saldırıları da bulunan Draven, bazı alan saldırıları da atabiliyor. Draven’ın ateş hasarı vurduğunu da belirtmekte fayda var. Bu ikiliyle ilgili bilmeniz gereken bir diğer detay ise “pasif” özellikleri. Her iki boss da canlarının yüzde 75’e gerilemesi halinde arenaya ruhlar çağırmaya başlıyor. Eğer bu ruhların üstünden geçip mezar taşlarına dokunursanız, arena içerisine Eternal Knight spawn oluyor. Bu düşman tipi, gönderdiğiniz hasarı size yansıttığı için epey problem yaratabiliyor. Bu nedenle etraftaki ruhlara dikkat etmenizi öneriyorum.

Lachlann of Endless Lament – (Cemetery of the Eternals)

Anahtarları alıp asıl mezarlığa girdiğimizde ise oyunun en zorlu boss’larından biri bizleri karşılayacak. Lachlann, ilk aşamada sizi çok zorlayacak olsa da kendisine alıştıkça ilerleyen run’larınızda bu boss’la dalga geçer hale gelebilirsiniz. Ancak, dediğim gibi, ilk kez oynayanlar için oldukça zor bir boss. Peki, Lachlann bu kadar zor hale geliyor? Lachlann, tamamen tek atabilmek üzerine kurgulanmış bir yetenek setine sahip. Fiziksel ve donma hasarı vurabilen Lachlann, yerden çıkarttığı yetenekleri ile sizi ciddi anlamda yavaşlatabiliyor. Yavaşladığınız anda yanınıza sokulmasına izin verirseniz, kılıcı ile sizi anında etkisiz hale getirebilir. Lachlann ile savaşırken ortada bulunan dev mezarı cover olarak kullanmanız gerekecek. Animasyonlarını birkaç kez görüp ezberledikten sonra daha rahat hareket ederek kendisini öldürebilir hale geleceksiniz. Bununla birlikte, Lachlann’ın deprem saldırısının her ne olursa olsun size tek atma ihtimali olduğunu unutmayın. Lachlann yere vurduğunda üstünüze gelen depremden kaçınmak zorundasınız, zira aldığınız cover bile sizi koruyamayabilir. Eğer çok zorlanıyorsanız, eşyalarınıza donma direnci ve ekstra maksimum can ekleyerek tek yeme ihtimalinizi en aza indirebilirsiniz.

Crowbell (*) – (The Hunting Grounds)

Crowbell, kesinlikle öldürmeniz gereken yan boss’lardan biridir. Aslında haritadaki her boss oldukça değerli olsa da bazıları ek özellikler verdiği için daha kıymetli hale geliyor. Crowbell de bunlardan biri. The Hunting Grounds’da özellikle haritanın köşelerinde giriş kapısı bulunan bir bölgeyi arayacaksınız. Bu kapıdan girip yolun sonuna doğru yürüdüğünüzde Crowbell ile karşılaşacaksınız. Crowbell’in birden fazla fazı var, bu yüzden kendinizi hazırlamanız önemli. İlk aşamada sizden kaçmaya başlayan boss, dar bir alanda sizi kendisiyle dövüşmeye zorluyor. Bu fazı da geçebilirseniz, Crowbell şehrin çanı ile birlikte sizi başka bir bölgede beklemeye başlıyor. Üçüncü ve son faz, en zor olanıdır. Eğer Crowbell’in canını hızlıca eritebilecek bir build’iniz yoksa, kaçınma mekanikleri konusunda kusursuz olmanız gerekiyor. Çünkü Crowbell, her saldırısında size tek atma potansiyeline sahip.

Fiziksel hasar veren Crowbell’i kestiğinizde ise doğrudan 2 pasif yetenek puanı alabileceğiniz atlası düşürüyorsunuz.

The King in the Mists (*) – (Freythorn)

The Hunting Grounds’u gezerken bir ritüel bölgesi göreceksiniz. Bu bölgedeki ilk görevi bitirdikten sonra ana göreviniz Freythorn’a gitmek olacak. Burası sizin için oldukça önemli. Freythorn’da, ritüel alanlarının tamamını temizlemeniz gerekiyor. Haritada toplamda 3 tane bulunan bu ritüel alanlarını temizledikten sonra ana boss’la karşılaşmak için dev bir başka ritüel alanına gidiyorsunuz. Burada da The King in the Mists ile ilk kez karşılaşıyorsunuz.

The King in the Mists, iki fazı olan tehlikeli boss’lardan biridir. İlk aşamasında size yakından ve uzaktan saldırabilen boss, ikinci fazında daha tehlikeli hale geliyor. Boss’un dikkat etmeniz gereken iki önemli yeteneği var: Ritual of the Dance ve Ritual of Meditation. Ritual of the Dance esnasında kafanızda mor bir simge göreceksiniz. Bu simge kafanızdayken asla durmamanız gerekiyor; aksi takdirde yerinize sabitleniyorsunuz. Ritual of the Meditation ise tam tersi şekilde çalışıyor. Kafanızda kırmızı işaretler gördüğünüz an yerinizde sabit kalıp bu durum etkisinin geçmesini beklemeniz gerekiyor. Eğer çok fazla hareket ederseniz yerinize sabitleniyorsunuz. King in the Mists’e karşı en son istediğiniz şey yerinize sabitlenmek. Çünkü Explosive Spore özelliği size tek atma konusunda oldukça mahir. Boss bu yeteneğini normal şartlar altında size gönderdiğinde kaçma ihtimaliniz oldukça yüksek. Ama yerinizde sabitseniz, fermanınızı imzalamış olursunuz. King in the Mists, yüksek kaos hasarı ile dikkat çekiyor. Bununla birlikte, kendisini endgame’de daha sık görme ihtimaliniz de var. Senaryo içerisinde King in the Mists’i öldürdüğünüzde ilk spirit’inizi kazanabiliyorsunuz. Buna ek olarak ilk kez uncut spirit gem’i de buradan düşürüyorsunuz.

The Executioner – (Ogham Village)

Saatlerdir King in the Mists’i anlatıyor olsam da asıl hikaye boss’u kendisi değil. The Executioner, sizi Ogham Village’ın sonunda bekliyor olacak. Kendisi, verdiği yüksek ateş hasarı ile dikkat çekiyor. Buna ek olarak beklemediğiniz bir anda üstünüze atlayarak ezilmenize neden olabiliyor. Executioner ile uğraşırken etraftan çağırdığı askerleri ile de başa çıkmanız gerekecek.

Candlemass (*) – (Ogham Manor)

Artık Act I’in son düzlüğündesiniz. Candlemass, Ogham Manor’ın sakinlerinden biridir. Kendisini malikanenin birinci ya da ikinci katında bulabilirsiniz. Candlemass de atlamamanız gereken boss’lardan biridir. Kendisi, şapel benzeri bir bölgenin içerisinde bulunabilir. Yapmanız gereken tek şey Psalm of Madness isimli kitaba dokunarak kendisini uyandırmaktır. Listedeki en zayıf boss’lardan biri olsa da bazı saldırıları size zorlu anlar yaşatabilir. Dönerek fırlattığı alev, hem fiziksel hem de ateş hasarı verebiliyor. Bunlardan iyi kaçınmak size kalmış. Candlemass’i öldürdüğünüzde, size +20 maksimum can verecek bir eşya kazanacaksınız.

Count Geonor – (Ogham Manor)

Geldik Act I’in en zor, en son boss’una. Geonor, ilk seferde sizi oldukça zorlayacak bir boss. İlk olarak Count Geonor ile savaşacak ve canını aza indirmeye çalışacaksınız. Ardından ikinci fazda, Geonor, the Putrid Wolf ile savaşmanız gerekiyor. Geonor, yüksek donma hasarı ile ön plana çıkıyor. Standart formunda sizi iki buz duvarı arasına kilitleyip büyük hasar vurabiliyor, dikkatli olmak gerek. Üstünüze uçarak yaptığı saldırılardan da kaçınmanız elzem. İkinci faz ise zorluk seviyesini bir tık yukarı çıkartıyor. Kurt formundaki Geonor, sizi dondurabilecek saldırılara sahip. Bu nedenle de donmanızı engelleyecek charm bulduysanız kullanmanızı öneriyorum. İkinci fazın bazı bölümlerinde Geonor, alanı sisle doldurarak sizi küçük bir bölgeye hapsedecek. Bu bölgede hem Geonor’un atılma saldırılarından kaçınmalı, hem de üstünüze yolladığı kurtları öldürmelisiniz. Bu kurtların bazıları saldırı esnasında patlayabiliyor, dikkatli olmakta fayda var. Kurt halindeki Geonor’un bir diğer tehlikeli saldırısı da Blood Moon Requiem. Canı azalan Geonor, son bir gayretle tepenize corrupting blood efekti veren saldırılar yapıyor. Bu saldırılardan da kaçınabilirseniz, Geonor’u son yolculuğuna uğurlayabiliyorsunuz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Konular

Post navigation

Yorum Bırakın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Verified by MonsterInsights